هیجران دئمیش اولدم،قلم اود دوتدو آلیشدی
آهیم شرریندن
بیر خنجر خونریز گئتیر،باغریمی بیر یار
بیر گؤر کی نه لر وار!
زهر ائیله دیلر بو ایکی گؤن دیرلیگی بالله!
من عاجیز زارا
گؤر ائتدی منی جؤرایله بو چرخ ستمگار
جاندان نئجه بیزار!
Printable View
هیجران دئمیش اولدم،قلم اود دوتدو آلیشدی
آهیم شرریندن
بیر خنجر خونریز گئتیر،باغریمی بیر یار
بیر گؤر کی نه لر وار!
زهر ائیله دیلر بو ایکی گؤن دیرلیگی بالله!
من عاجیز زارا
گؤر ائتدی منی جؤرایله بو چرخ ستمگار
جاندان نئجه بیزار!
واااااااااااااااااای
منیم سوگلی یولداشیم، نه نیسکیللی سودین.
چوخ حزین ددین.
قلم اود دوتدو آلیشدی، اما من دئیرم کی بو شعرینن اورک ده یانی یور!
هرچند کی بیمار غم ِ عشقه دوا یوخ
بیر سؤز دئیم امما
یئیدیر بو مریضه یئنه به دانه لعابی
یا شربت آبی
غم دفعینه ،ساقی!منه بیر جام لبالب
قیل لؤطف و عینایت!
خوناب یئدیرتمه منه،چئک شیشه کبابی
وئر جام شرابی
--------------
الا یا ایهاالساقی، ادر کاسا" و ناویللر
که عشق آسان ادیب اول، سورا گورسندی موشکوللر
:20:
------------
Glayölü seviyorum
Kalbine göre
Ki ince yapraklarının
Arkasında bellidir
İnsanin yüreki görünmüyor
Ve parmaklarınin ücünü karartacak
Ceviz gibi eğer açıp görürsen
Şams langırüdı
Ey Ğərib Müsafirim ,Səni Tapşiriram Allaha
mrum,Gunum,Bu Dunyada,Qozlərim Baxir Yollara
Niyə Xəbər Yoxdo Səndən,Olmuya Aşiq Olmosan
Nə Bir Namə,Nə Bir Xəbər,Məni Yaddan اixarmisan
Müsafirim Səni And Verirəm Allaha
Cavanam Mən,Omodom San,Yalqizam Mən Bu Dunyada
Mən Sənə Mohtacam Oşağ Kimin Anasina
Mən Sənə Açiqəm Məcnun Kimin Leilasina
omrumoz Kurtarir Olorox Peşiman tən Gunnərə
Niə Sən Baxmisan Dağilan Ellərə ,Ağliyan Qozlərə
Müsafirim Səni And Verirəm Allaha
Cavanam Mən,Omodom San,Yalqizam Mən Bu Dunyada
Mən Sənə Mohtacam Oşağ Kimin Anasina
Mən Sənə Açiqəm Məcnun Kimin Leilasina
mrumoz Kurtarir Olorox Peşiman tən Gunnərə
Niə Sən Baxmisan Dağilan Ellərə ,Ağliyan Qozlərə
Müsafirim Səni And Verirəm Allaha
Cavanam Mən,Omodom San,Yalqizam Mən Bu Dunyada
هم آی سؤنوبدو، هم الدوز چیراغ - چیراغ نازلیم
آلا گؤزوندن ایراق سئوگیلیم ، ایراغ نازلیم
گلنده ، ده گونشی پای گتیرکی ظولماتدیر
و جانتا ییمدادا – دای یوخدو بیر چیراغ نازلیم
هانی باهار هاوالی سئرچه لر ، سیغیرچینلار
هانی بو باغچادا باغدا او سس سوراغ نازلیم
ساچیندا سئودا پریشانلیغین گؤره بیلمم
قاییت – قاییت یئنه من آینا ، من داراغ نازلیم
تیکان بیتیر باخیشیمدان آخی علاجیم یوخ
کی اللریم آسیلیبدی اوراغ – اوراغ نازلیم
باخیشلاریندا بئشیکلنمیش آل گونشله قاییت
هم آی سونوبدو،هم اولدوز چیراغ –چیراغ نازلیم
نادر الهی
بیر بساط عشق ایمیش شطرنج ذات
اوتوز ایکی دن گلیبدیر کائنات
اویخودان اویان،آنی تانی و گؤر
اولمایاسان بو بساطا شاهمات!
عمادالدّین نسیمی
------------------
B i s m i l l â h i r r a h m a n i r r a h i m
B E S M E L E
Allah'dır ilk sözümüz.
İman dolu özümüz.
Yatarken her akşam,
Uyanırken her sabah,
Diyerim hemen Bismillah.
Bir şey yerken, içerken,
Kitabımı açarken,
Dersime çalışırken,
Oyuna başlarken,
Diyerim hemen bismillah.
Bismillah diyerek,
Yönelirim Rabbime,
Kuvvet gelir kalbime.
Düşürmem hiç dilimden,
Allah tutar elimden.
M. Asım KÖKSAL
AŞK GARANTİSİ
Boynum kıldan bile incedir aşka,
Hedefim olmadı sevmekten başka,
Sona bırakmam söylerim en başta,
Döktürmem kalbime,aşk kırıntısı.
***
Dudağıma atılan imza silinmez,
Mendille silinen ruja benzemez,
Kartal yuvasına serçe giremez,
Yakışmaz kalbime,kuş kırıntısı.
***
Kalbim yanardağ gibi yanmalı gülüm,
Aşkınla göklere savrulmalı külüm,
Bir damla yağmurla ıslanmaz çölüm,
Senin haykırışın, aşk fısıltısı.
***
Yüreğim basit bir, kul yapısı değil,
Rastgele girilen, han kapısı değil,
Küçük bir hediye,çam sakızı değil,
Ömür boyu tükenmez,aşk garantisi.
***
Yalan bilmez dilim sözüm senettir,
Duygularım gayet açık ve nettir,
Girmesini bilene kalbim cennettit,
Canevimdir sevene köşk garantisi.
TURAN ERGÜN
Birleşmiş Milletler
“Birleşmiş Milletler” kuruldu bugün,
her ülke, her ulus şimdi çok mutlu.
Önleniyor nerede bir savaş çıksa,
İnsanlar hayattan daha umutlu.
Özgürlükler için pek çok çalışır,
Amacı : Barışı hep korumaktır.
Mezhep, dil, cins, ırk farkı yapmadan,
Bütün insanlığa ışık tutmaktır.
Açlığa çareyi onlar düşünür,
Her ulusa kültür vermek isterler.
İki ülke nerde harbe tutuşsa,
Durmazlar, araya hemen girerler.
Büyük Atatürk de, barı isterdi :
“Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi durdu.
Sevinçliyiz şimdi, tüm dünya mutlu,
“Birleşmiş Milletler”, bugün kuruldu.
Hasan ŞEN
Birlikten Kuvvet Doğar
Birlikte millet yapar,
Yaşar hakka tapanlar.
Her zaman zorluğu aşar,
El birliği yapanlar...
Bir elin sesi çıkmaz,
Topluluktan bıkılmaz.
Bu amaçta, bu yolda
Birleşenler yıkılmaz...
Kolay kolay sökülmez,
Perçinleşen bükülmez.
Birleşirse milletler,
Boş yere kan dökülmez...
Kuvvet doğar birlikten,
Düzenlikten, dirlikten...
En çetin düşman yılar,
Böyle beraberlikten.
Hakkı SUNAT
Birleşmiş Milletler Günü
Hiç bir millet dünyada
Tek başına yaşamaz.
Tek başına uygarlık
Yollarını aşamaz !
24 Ekim günü
Milletlerin günüdür !
El ele tutunanlar
Bu birlikle öğünür.
Birleşen milletlere
Dünyada barış vardır.
Bilgi alanlarında
Topluca yarış vardır.
Savaş için hazır ol.
Bu birliğin içinde !
Milletler yaşamalı
Bu birliğin içinde
Mehmet Faruk GÜRTUNCA
KAİNATIN YORGANI : ORMANLAR
Gökyüzüne sevdalı, yemyeşil ağaçlar,
Oksijen üretir, mis kokular yayarlar,
Onlarla örtünür, hayat bulur koca dağlar,
Ardıç, Meşe, Kayın hep beraber yaşarlar.
Gah kızıl, gah beyazdır gelinlikleri,
Sevmezler ölüm kokan hain elleri,
Baharda göz kamaştırır rengarenk çiçekleri
Boyun bükmesinler, ne incitmeyin fideleri,
Dans ederler adeta hafif rüzgarlarda,
Kuşlar şarkı söylerler incecik dallarda,
Günler bir başka aydınlanır ormanlarda,
Sevda nağmeleri yankılanır kulaklarda.
Gövdesine indirdim baltayı gaddarca,
O ise yaşam mücadelesi vermişti yıllarca,
Anlarsın hatanı bir gün nefessiz kalınca,
Yazacağın kağıdı bile yabancıdan alınca.
Nasıl kalkınsın bu ülke ormanı olmadan?
Kesip, yakıyorsun ağaçları durmadan,
Biçarelerin acı feryatlarına aldırmadan,
Arkanı dönüp gidiyorsun yaraları sarmadan.
Gözünden sakınmalısın güzelim servileri,
Boş kalmasın hiçbir ağacın yeri,
Bu ülkenin öğretmeni, öğrencisi, eri
Yeşertmeli dağları, bahçeleri, her yeri….
Selda KOTBAŞ
Trabzon Lisesi 11. Sınıf Öğrencisi
Mini etekli bir caddedir hayat
Rüzgar savurur püskülleri
Siyah gölgeli gölgeler gezer
Kekeme lambalar altında
Köşe başları tutulur
Rugan ayakkabı ve bir tespih
Yol keser
Vurulur püsküllere
Burulur bıyıklar
Kediler şahittir
Ağır adımları vardır gecenin
Kan sızar caddeye
Bir çift göz pusar
Enver Çekmen
DOĞAN GÜNEŞİM, HER ŞEYİM
Yanlışla doğruyu birbirinden ayırmayı,
Kalbimdeki sevgiyi dışarı yansıtmayı,
Söylemek istediğimi dilimden çıkarmayı,
Bilmiyordum, ta ki sen gelene kadar…
Hani bazen görüp de güldüğüm,
Bazen de kendilerine hayret ettiğim,
Bunlar ne acaba diye söylendiğim,
Harfleri bilmiyordum, ta ki sen gelene kadar…
Her gece parlayan gökyüzündeki yıldızların, ayın,
Her sabah doğan güneşin, açan çiçeğin,
Elimin, ayağımın, gözümün kulağımın,
Bilmiyordum değerini, ta ki sen gelene kadar…
Nerden bilebilirdim ki atalarımı,
Nerden bilebilirdim ki bizi kurtaranları,
Nerden bilebilirdim ki kaybetmemem gereken bu cennet vatanı,
Nerden bilebilirdim ki ta ki sen gelene kadar?
Kolu koptu diye attığım bebeğimi,
Önümde duran beğenmediğim yemeğimi,
Her gün babamın gelirken aldığı çikolatayı,
Nerden bilirdim bunları bulamayanı, ta ki sen gelene kadar?
Bazen bilmezdim annemle babamın değerini,
Bilmezdim onların sözünü dinlemeyi,
Her şeye rağmen bana olan sevgilerini,
Anlamamıştım bunları, ta ki sen gelene kadar…
Sen benim karanlık odama ışık saçan güneşsin,
Fethettiğin gönül devletimde yegâne iktidarsın,
Sen içimdeki hazinenin kapısını açan anahtarsın,
Sen annem gibi beni ısıtan bir diğer kucaksın.
Büyüttün beni öğretmenim; artık yanlışı doğruyu biliyorum,
Eğittin beni öğretmenim; artık hayatı anlayabiliyorum,
Güzelleştirdiniz beni, size kalbimde kocaman bir yer açabiliyorum,
İyi ki geldin, yoksa nerden bilirdim, ta ki sen gelene kadar?
ŞÜKRAN DAMAR
SİNSİ DÜŞMAN
1
Bir özenti ile sana başladım
Büyük düşmanımmışsın, bana sigara
Geç öğrendim; Sağlığımı haşladım
Sonunda sen beni, yaktı sigara
2
Sahte keyif verdin, ben dostum dedin
Dost göründün, sağlığımı kemirdin
İçmem artık dedim, sahte zevk verdin
Dostun riyakarı sensin sigara
3
Gece ve gündüz durmadan içtim
Kederlendim içtim!...Sevindim içtim!..
Teselli aradım, boşuna içtim
Olur mu zehirden şifa sigara
4
Öksürük, aksırık, göğsümde bir ses
Acayip müzik söyler, alamam nefes
İttifakla san diyor ki herkes;
Çok kötü illettir bize sigara
5
Çok pişmanım “Tavşan geçti yamaca”
Hasta ettin beni, erdin amaca
Sağlığım çözülmez koca bulmaca
terk etmek çok zormuş, seni sigara
6
Öksürünce kan geliyor burnumdan
Çok memnunsun bilirim bu durumdan
Sevinirsin kalkamazsam yerimden
Bütün arzun bu değil mi? Sigara
7
Ahmaklığım hala devam ediyor
Gönlüm şu laneti, gel bırak diyor
Sahte zevkim buna, engelim diyor
Nasıl alçak bir maddesin sigara
8
Küçük bir faydan yoktur bedene
Beddua ederim icat edene
Revizyona, muhtaç oldum her sene
Yaptığından utanmam mı? Sigara
9
Yüksek tansiyonla, damar sertliği
Çeşitli hastalık, kalp yetmezliği
Lipit, kolesterol, nefes darlığı
Bunun hepsi senden geldi sigara
10
Verdiğinden aldığın, çok büyük oldu
Her yıl sağlığımdan, bir taş kayboldu
Rabbim böylemiydim, bana ne oldu
İşte beni böyle ettin, sigara
11
Sana kötü dosttan iyi demişler
Çaresizlikten bu haltı yemişler
Sinsi kahpeliğini hiç bilmemişler
Kahpe senden namusludur sigara
12
Gençler!... Bizler içtik sizler içmeyin
Sözümü dinleyin; Duyup geçmeyin
Şu genç yaşınıza dertler açmayın
Çok sinsi düşmandır, size sigara
13
Halkın sağlığını, koruyan devlet
Seni içtirmeye ediyor gayret
Nasıl korumak bu; Vallahi hayret
İşbirliğin kuvvetli mi sigara
14
Devlet paketine, şöyle yazıyor;
“Sigara sağlığa zararlı” diyor
Her yıl çeşit çeşit imal ediyor
Onu da kafese koydun sigara
15
Seni kullanmazsam gayet rahatım
Kullanırsam bozuluyor sıhhatim
Yaklaştım ölüme her gün beş adım
Bile bile lades, dedik sigara
16
Doktorlar sigara içmeyin diyor
İçirtmemek için, israr ediyor
Kendileri böyle derken içiyor
“Bu ne perhiz bu ne turşu “ sigara
17
Öhö öhö derim gene içerim
Komşuları hep rahatsız ederim
Senin gibi kahpe dostu niderim
Bana gerçek dostlar lazım sigara
18
Her sabah kalkınca içmeyim derim
İki saat geçer gene içerim
Harap oldu ciğerlerim içerim
Öldürmeye gayret ettin sigara
19
Böyle derim ama iradem sıfır
Nasıl büyü yaptın, sen bana kafir
Kızsam, kovsam!... Sana etsem küfür
Gene beni terk etmezsin sigara
20
Bu yazıma kızanlar çok olacak
İçtikçe içine derdin olacak
Onlarda bir gün pişman olacak
Fırsat geçtikten sonra sigara
21
Otuz yılda günde iki paketten
Yılda elli bin lira!... Şaştım hayretten
Birmilyon beşyüzbin gitti haybeden
Paradan da zarar ettik sigara
22
Para mühim değil, sağlık önemli
Sıhhat gitti elden, gönlüm elemli
Kimi kanser, ülser, kimi veremli
Bunlar senin, malumundur sigara
23
Yeter artık bıktım, zamanın tamam
Merakla beklerim, o gün ne zaman
Nikahlıyım sanki, hiç ayrılamam
Şu nikahı bozalım mı? Sigara
24
Bazıları yazdığımı çok bulur
Seni sayfalarca yazsam az olur
“ Anlayana sivrisinek saz olur”
Şimdilik bu kadar yeter sigara
25
Ali Rıza Karahan’ın sözleri
Yalan değil, fersiz kaldı gözleri
Bu alçaktan, dermansızdır dizleri
NEFRET ETTİM BOŞANALIM SİGARA
ALİ RIZA KARAHAN
KAYSERİ; 23.6.1983
KAYSERİ TEKSTİL FABRİKASI A.Ş.
Sivil Savunma (1)
Edirne’den Ardahan’a
Samsun’dan İskenderun’a uzanan
Devletin en şefkatli elleridir.
Sivil Savunma.
Savaşta ve barışta
Depremde, selde, yangında
Her tür afette,
Uzanır zorda kalan vatandaşına
Çeker alır ölüm tuzaklarından
Sarar yaralarını.
Sivil halkla beraber
Sivil halkın yanında
Karda, kışta her koşulda
Hazırdır göreve.
Karagün dostu,
Görevinin, özgüvenin okuludur
Sivil Savunma.
Cihat SOLMAZ
Sivil Savunma (2)
Harbin olumsuzluğu
Cephelerde kalmıyor.
Siviller bile artık
Korkunç zarar görüyor.
Saldırıdan korunmak
Yeterli önlem almak,
Bulunmak ilkyardımda
Şart sivil savunmada.
Tüm askerler cephede
Kararlı savaşırken;
Sivil savunma ile
Destekle cepheyi de.
Yurdun savunmasına,
Olumlu katkıları.
Sivil savunmacılar,
Kurtarmakta canları.
Askere ve kendine
Yardımcı olmak için,
Sivil savunmacı ol,
Hizmet et milletine.
Sivil Savunma (3)
Uzun yıllardan beri insanlar savaşmakta,
Ölüm ile birlikte servetler yok olmakta.
Yangın ve felaketin anası oldu harpler,
Savaş sonralarında geri kaldı milletler.
Zaman ilerleyince kavga biter sanıldı,
Çağdaş gelişmelere umut ile bakıldı.
Oysaki gizli gizli ne silahlar yapıldı,
İnsanlar yığın yığın acımadan yakıldı.
Görüldü ki savaşta asker değil sadece,
Sivil halk da ölüyor, binlerce, onbinlerce.
“savaş kural tanımaz” ilkesi anlaşıldı,
Sivil savunmaya da böylece ulaşıldı.
Kurtarıcı, silahsız ve sivil kişilerden,
Teşkilatlar kuruldu, yönetildi merkezden,
İşyerinde ve evde, cephenin gerisinde,
Öz savunma sivilin yeşerdi bilincinde.
Sivil savunma artık bütün yurt genelinde,
Hizmet için çalışıyor cephenin gerisinde.
Ev, işyeri ve sivil, bu örgütçe korunur,
Sivil savunmacının görevi onurludur.
Deprem Olmuş Gölcükte
Herkes Ah Vah Ediyor
Turuncu Yelekli Amcalar
Dört Bir Yana Koşuyor
Baba Ne Oluyor Dedim,
Kim Bu Koşan Amcalar,
Babam Bana Dedi ki
Görünen Melektir Onlar,
Sivil Savunma Örgütüymüş
Ölmekten Döndürürmüş
Doğal Afet Gelince
Varlığı Görülürmüş.
Karar Verdim İlerde
Büyük Adam Olmaya
Sivil Savunma Örgütüyle
Hayatlar Kurtarmaya
Emine BEYAZ
her sokağın yalnız başlarında yakalanıyorum yağmura
sırılsıklam oluyor göz yaşlarım
ağladığımı unutuyorum kahkahalara savruluyor acılarım
be her sokağın yalnızbaşları bırakın yakamı
sevgilim unutmamalıyım seni sevmeliyim
be her sokağın yalnızbaşları ürkünç ıslıkları öpmeyin ağzımı
bir çocuk büyüyor yanıbaşımızda acı acı
üstü başı açlık bakışları kaçık
darılmayın dostlarım bu türkü çok yanık
savaşların ortasında bir şiir kayıp
düşürmüş olmalıyım korkulardan kaçıyordum
cesetlerin yazgılarını topluyordum ki hiç unutmuyordum
kaçak düşleri kovalayan yoksul dizlerimi
ve akşama dönük ılık çay içişlerimi
ve seni sevgilim
ülkemi
tuba – 99
her kasırga sonrası
sevişmelerimizle yenilerdik bu hayatı
saadetler düşlerdik aile çay bahçelerinde
ellerimiz ne çok konuşurdu birbiriyle
sabahın ayazına uzanan bir tren yolculuğunda sanırdık kendimizi
büyük kentlerin
soğuk asfaltlarından sıyrılışımızdı sanki bu
kaçışımızdı
umudumuz yitmeden bir acele koşuşumuzdu
haylaz bir ilkokul çocuğu gibi davranırdı hayat bize
koşa düşe
düşe kalka
yüzümüz gözümüz düşlere banardı
ve sonra
bir fail-i meçhul cinayette
KANA-
Issız sokakların cılız ışığında
Şiddete durduğun o yerde
Bir gizil susuşun vardı senin
?BENİ BU KADAR ÇOK MU SEVDİN
tuba – 98
Devellerin ısanı hasdır
Sözü yüzü sohbeti hoşdur
Geri galan kövlerin hepisi boşdur
Gözel olan köv dillede söleni…
Ançala darafından giresen harmayiri vadır
Sağında amba solunda mezeyannı durur
Müstecebin ev de adama bi selam verir
Da köve girmeden kefin dengeli
Açcık inince güneye gelisin
Orda okulu parkı görüsün
Çocuklara genşlere selam verisin
İşte adam olduğun ordan bilini
Güneye vadınmı şöle bi durcan
Kövün havasını içine çekcen
Camiyi gaveyi atayı görcen
Ondan keri gidesin yoluna gari
Güneye vadınmı önün örtüköve
Solunsa doruca gabalara gide
Çok bekleme dudu nenen gıza
Gula duymaz emme ayar dutmaz dilini
Gave açığsa gire bi çay içesin
Tanışın varısa hoşbeş idesin
Aşama galma gice zor gidesin
Emme seni ağırlayan bulunu
Gavenin parkında genşle oturu
Bubasından korkan cığara tüttürü
Bide telefon çıktı düttürü düttürü
Ellerinden düşmez oldu gari
Gavenin oldu yire yokarı gıy dirle
Gabalara sazağa burdan gidele
Kövün merkezini bura bilile
Her işi gömeye bura gelini
Buranın gaşısında ötaka vadır
Hep goca evle goca damladır
Bene galısan açcık zenginceledir
Çalışanın hakkı elbet verili
Derede daşların orda yol çatı vadır
Sağın keşiş akçadaş garacalandır
Solun da gabalara giden yoldur
Yolunu şaşırısan keşişten dönülü
Dereye zekeriye gavak dikdirdi
Duvar yaptırıp yolu düzelttirdi
Cafar da su deposu yaptırdı
İhi hindi demirolun suyu içili
Demirol diyince aklıma gelenle
Orda köl vamış herkes giremiş
Emme bi çocuk boğulup ölmüş
Ondan keri böle olmuş orası
Kövün doğusunda meşeme tepesi vadır.
Ordan taa baraca gada hepsi görülü
Bi bağırsan goca kövden duyulu
Eskerden dönüşte bilinmez dağdır
Meşemenin ardında erenne vadır
Ekseri hep çamlık ormanlıktır
Açcık da gidesen ançala barasıdır
Demirguyu devederesini de unutmayalım
Süleyman Çabuk
SELAM
TÜM KARGILIMA SELAM OLSUN
ALLAH SİZLERDEN RAZI OLSUN
BAŞKANIMIZ BİZİMLE VAR OLSUN
SELAM OLSUN KARGILIMA
EL ELE BERABER OLALIM
BAŞBAKANIMIZDAN YARDIM ALALIM
BİRBİRİMİZE KUÇAK AÇALIM
SELAM OLSUN KARGILIMA
KAPILARI HEP AÇIK TUTALIM
BİRBİRİMİZE HAL HATIR SORALIM
BAŞKANIMIZA YİNE OYUMUZU ATALIM
SELAM OLSUN KARGILIMA
ÇALIŞANI HİÇ SUÇLAMAYIZ
KÖTÜ LAFLARLA KİMSEYİ TAŞLAMAYIZ
ALNIMIZ AÇIK SIR SAKLAMAYIZ
SELAM OLSUN KARGILIMA
Yazan : Hüseyin YABACI
AFRİKALI OLMAK
Her sabah bir ceylan uyanır Afrika’da
Kafasında bir tek düşünce vardır.
En hızlı koşan aslandan daha hızlı
Koşabilmek,
Yoksa aslana yem olur.
Her sabah bir aslan uyanır Afrika’da.
Kafasında bir tek düşünce vardır.
En yavaş koşan ceylandan daha hızlı
Koşabilmek,
Yoksa açlıktan ölecektir.
İster aslan olun,
İster ceylan olun hiç önemi yok.
Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor
Olmanız gerektiğini,
Hem de önceki günden daha hızlı
Koşuyor olmanız gerektiğini bilin.
DEDEMİN VE ECİM’İN ANISINA
Senesine vardı siz gideli burdan ötelere
Koyamadık kimseyi gönlümüzdeki yerinize
Benzemezdi sevginiz hiçbir şeye
Nur içinde yatın şimdi o yerlerde..
Ayak yalın gezerdin havarda
Hiç eymenmezdin varlıkta yoklukta
Varınca gecenin bir karanlığında
Döndermen tatlıydı kaymaktan baldanda
Kahır çektin ömrünce ses etmedin
Gelinlerinin daha bir gününü görmedin
Bunu da ellere bildirmedin
Nur içinde yat gayrı gözel ecim..
Şifayıdı yüzünün nuru elleriyin nasırı her derde
Gönlün genişidi elini sürmedin harama musibete
Buraların amaneti deyip Anşa geline
Yörüdün hastane köşelerinden ahirete..
Recep deyince yakardı yüreğini kor ateşler
Lütfü’yle Aladdin bu hasrete neylese neyler
Oğlunla yan yana yattığın o yerler
Cennet mekanın olsun ey güzel ecim
Güllerin açma vakti bahar ayında
Düştün gittin dedemin peşinden ardısıra
Gidipde dönülmeyen o yollara
Gittinde gelmez oldun ey güzel ecim..
Yaz olsa gelsem görseydim sizi
Duysaydım havluya girince havardan sesinizi
Koşup sarılıp öpseydim o mübarek ellerinizi..
Aldıda vermez gayrı karatopraklar hiçbirinizi
Nur içinde yatın gayrı ey güzel insanlar..
(Ruhunuz şad olsun)
Osmaniye
Aralık-2007
Adimla Nasil Berabersem
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
bir dakika bile çikmiyorsun aklimdan
kosar gibi yürüyüsün
karanlikta bir isik gibi aydinlik gülüsün
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
uzak uzak yildizlarla çevrilmis kainatin
karanlik bosluklarinda akip giderken zaman
adimla nasil berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluga inanmis olmanin gururuyla rahat
koltugumuzun altinda birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
ayni sartlar altinda kismet olmiyan
gerçekleri görmenin aydinligi alinlarimizda
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
sen bana kalbim kadar elim kadar yakinsin
Attila Ilhan
Eger
O kadar da önemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi
mümkün olmayan bosluklar birakilmasaydi eger.
Dayanilmasi o kadar da zor degildir, büyük ayriliklar bile,
en güzel yerde baslatilsaydi eger.
Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyasi eger
Yüz kizartici bir suç degildir hirsizlik,
çalinan birinin kalbiyse eger.
Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eger.
O kadar da yürek burkmazdi alisilmis bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydi eger.
Daha çabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.
Belirsizlige yelken açardi iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardi eger.
Çabuk unutulurdu islak bir öpücügün yakici tadi belki de
kalp, gögüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eger.
Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.
Düslere bile kar yagmazdi hiçbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir yaralamasaydi eger.
Su gibi akip geçerdi hiç geçmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.
Rengi bile solardi düslerdeki saçlarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.
O kadar da çekilmez olmazdi yalnizliklar,
O kadar da önemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi
mümkün olmayan bosluklar birakilmasaydi eger.
Dayanilmasi o kadar da zor degildir, büyük ayriliklar bile,
en güzel yerde baslatilsaydi eger.
Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyasi eger
Yüz kizartici bir suç degildir hirsizlik,
çalinan birinin kalbiyse eger.
Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eger.
O kadar da yürek burkmazdi alisilmis bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydi eger.
Daha çabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.
Belirsizlige yelken açardi iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardi eger.
Çabuk unutulurdu islak bir öpücügün yakici tadi belki de
kalp, gögüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eger.
Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.
Düslere bile kar yagmazdi hiçbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir yaralamasaydi eger.
Su gibi akip geçerdi hiç geçmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.
Rengi bile solardi düslerdeki saçlarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.
O kadar da çekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sönmemis olsaydi eger.
Bu kadar da isitmazdi belki de bahar günesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.
Kahvaltidan da önce sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir özlem dalgasi meydan okumasaydi eger.
Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.
Uykusuzluklar yikip geçmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.
Issiz bir yuva bile cennete dönüsebilirdi belki de,
sicak bir gülüsle isitilsaydi eger.
Yoksul düsmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler böylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger.
Inanmak mümkün olmazdi her askin bagrinda bir ayrilik gizlendigine belki de,
kartvizitinde 'onca ayriligin birinci dereceden failidir' denmeseydi eger.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.
Issizliga teslim olmazdi sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsiz gezintilerle avunmaya kalkmamis olsaydin eger.
Sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da,
ya canim ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde görkemli bir yasanmisliga taniklik etmis olmasalardi eger! !
Can Yücel
Hayallerini Yak Evi Isit
Sevgim seni yurduna getirdi:
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
Iste hepsi bu...
Hayallerini yak,evi isit.
Gidecegin en büyük oda arka odan.
Içerden sesleri geliyor annenle babanin,
yanlis iliskiler ayaklarini yerden kesiyor.
Artik biliyorsun çarpinca duvara ne kadar
aciyacagini kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi...
Arkadaslarin çok uzaklara gitti.
Sevmeden sevistiler özgürlük adina
Kaptirmadan kendilerini hiçbir seye,
bütün hazlari tattilar.
Sense evinde kaldin,
acilari gömme töreninde.
Kati kurallarin vardi,
tutucuydun onlara göre.
Döndüler sonra birer birer
sana sordular yine de kaderlerini.
neydi yasamak, neydi hayatin anlami...
Bütün yanlis iliskiler seni yurduna getirdi.
Artik biliyorsun yere düsünce ne kadar
aciyacagini kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi.
Cezmi Ersöz
Vazgeçilmezimdin
Yakinlastikça kaybolan
bir kente dönüsürdün
Kesfedilmezim olurdun
içinde yolculuk etsem de...
Günahkar mevsimimdin.
Hiç umut yoktu sende
o yüzden vazgeçilmezdin,
vazgeçilmezimdin...
Cezmi Ersöz
Eskidendi, Çok Eskiden
Hani erken inerdi karanlik,
Hani yagmur yagardi inceden,
Hani okuldan, isten dönerken,
Isiklar yanardi evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadasken,
Hani oyunlar tükenmemisken,
Henüz kimse bize ihanet etmemis,
Biz kimseyi aldatmamisken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani sarkilar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhosken gençligimizden,
Daha biz kimseye küsmemis,
Daha kimse ölmemisken,
Eskidendi, çok eskiden.
Simdi ay usul, yildizlar eski
Hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Simdi uykusuzluk vakti.
Murathan Mungan
Seni Saklayacagim
Seni saklayacagim inan
Yazdiklarimda, çizdiklerimde
Sarkilarimda, sözlerimde.
Sen kalacaksin kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yasayacaksin gözlerimde.
Sen göreceksin duyacaksin
Parildayan bir sevi sicakligi,
Uyuyacak, uyanacaksin.
Bakacaksin, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksin.
Bir seviyi anlamak
Bir yasam harcamaktir,
Harcayacaksin.
Seni yasayacagim, anlatilmaz,
Yasayacagim gözlerimde;
Gözlerimde saklayacagim.
Bir gün, tam anlatmaya...
Bakacaksin,
Gözlerimi kapayacagim...
Anlayacaksin.
Özdemir Asaf
KUL DEDE İÇİN
Karaman elinden sökün eyledim
Urum diyarının gülü dediler
Tamşuvar Viyana kale feth oldu
Şehidi galiba Veli dediler
Pir Veli’yi şehit aldı Viyana
Bir zamanlar dolaştı diyar diyara
Kanuni’den ferman aldı bir ara
Pirim Hasan Dede Veli dediler
Pirim Hasan Dede Kulu geldiler
Ankara Samanpazar çadır kurdular
Kurbalı Eburhas yolun tuttular
Ayrıldı evimizin yolu dediler
Kızılırmak kenarına kurdular mekan
Yol doğru giderse olur mu diken
Hacı Bektaş’ınan Haydar Sultan
Erenler körpesi geldi dediler
Bir zaman diyarda gezdi dolaştı
Bugün yarın derken gün geldi çattı
Kendisi dünyadan elini çekti
Galiba Kulu’ya göçtü dediler
Başında kalmadı akraba hısım
Hacılar köyüne her zaman küsüm
Otuzdokuz yaşına gelince yaşım
Kulu’nun açıldı gülü dediler
Sefil idi perişandı türbesi
Kabul olur yüz sürenlerin tövbesi
Ali Baba Haydar’ının körpesi
Gidelim yapalım belli dediler
Onardık türbeyi çok güzel oldu
Suyunu getirdik Cennet bağ oldu
Erbay Haydardedeoğlu cem evi dedi
Atalım temelini gelir dediler
Tamam ettik cem evin temeli
Burda gayrı Hak lokması yemeli
Sene doksandördü tarih koymalı
Erbay Haydardedeoğlu’nun eli dediler
Kuludedem bahçan bağın şen olsun
Gelen misafirin girip otursun
Kurbanlar kesilip cemin yürüsün
Dedemoğlu’na şimdi deli dediler
Mehmet Ali Kuldedeoğlu
KÜTÜPHANE
Bir yapıya konmayan taşları ben taş saymam
Kitaba eğilmeyen başları ben baş saymam
Okumadan yazmadan geçen ömrü yaş saymam.
Çok okuyan çok bilir yarını parlak olur
Okuyanın yarını alnı gibi ak olur.
Kitaplar geleceğin ışıklı bir yoludur
Kitaplar yükselişin kanadıdır koludur
Evrenden habersizdir kitapsız kalan insan.
Çok okuyan çok bilir yarını parlak olur
Okuyanın yarını alnı gibi ak olur.
Çölde kalan yolcular bulutlara tas tutar
Bilimle beslenmeyen inanışlar pas tutar
Yavrusu okumayan uluslar yas tutar.
Çok okuyan çok bilir yarını parlak olur
Okuyanın yarını alnı gibi ak olur.Hasan TURAN
yeliz içli
helvadere ATA TÜRK ilköğretim okulu
aksaray
ve sen geldin
hüzünlüydü toprak...
sirti çatlak, elleri nasirli,
rüzgara bile küskündü,
olmadiği için savrulacak saçlari.
yitirmişti yaşam güzelliğini,
umutsuzluk, çaresizlik vardi güneydoğumda.
güneşim karanlik,
benzi soluktu uçurtmalarimin da.
biliyor musun, hep seni bekledik,
bir çölün marti çiğliğina.
denize olan hasreti gibi.
ve sen geldin gap salina salina ...
kavuştu toprak yüreğinin sevdasina.
giydi alli güllü fistanini,
ürün verdi yedi renkte,
kiskandirircasina gökkuşağini.
çökmüş avurtlar güldü seninle,
sevinçlere bandirildi lokmalar.
okul yolunda dinleniyor şimdi,
çocuklardan en güzel şarkilar...
geldin de; iş oldun, aş oldun, işik oldun,
umut oldun abimin yüreğinde,
nakiş nakiş işlendin ablamin gergefinde.
terkedilmiyor artik baba ocaklari,
gelişinle yazildi güneydoğumda,
yeşilin en güzel destani...
geldin de; sundun tüm cömertliğinle medeniyetini,
ilik ilik aktin anadolu'ya,
baharin verdiği ilk cemre gibi...
yeniden bestelendi senin notanla,
kardeşliğin mavi türküleri.
elele, tek yürek olmuş türkiyem,
biliyor, hedefi artik daha da ileri...
dünyaya açilan kapim,
çağdaşliğim, kivancim,
iyi ki geldin hoş geldin...
Ne İçindeyim Zamanın
Parçalanmaz akışında
Yekpare geniş bir onın
Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Bir garip rüya rengiyleUyumuş gibi her şekilRüzgârda uçan tüy bileBenim kadar hafif değil
Uçsuz bucaksız değirmen
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş
Başım sükûtu öğüten
Kötü bende bir sarmaşıkOlmuş dünya sezmekteyimMavi, masmavi bir ışıkOrtasında yüzmekteyim
AHMET H. TANPINAR